Çam Sakura Life Çam Sakura Life
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
    • Yayın Kurulu
    • Dergi Hakkında
    • Dergi Kimliği
    • Sayı Arşivi
    • Son Sayı
  • Röportajlar
  • İletişim

Prof. Dr. Merih ÇETİNKAYA

 

Merih Çetinkaya, 1999 yılında 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olmuştur. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD’nda pediatri ihtisasını, Neonatoloji BD’nda yenidoğan yan dal ihtisasını, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji AD’nda doktorasını tamamlamıştır. Amerika Birleşik Devletleri Vermont Üniversitesi Fletcher Allen Health Care ile Harvard Üniversitesi Brigham and Women’s Hospital’da gözlemci  olarak bulunmuştur. Kendisi 2011 yılında Doçent, 2017 yılında Profesör ünvanını almıştır. Şu anda Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde hem Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği hem de
Yenidoğan Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu olarak görev yapmaktadır. Yurt dışı indeksli hakemli dergilerde 96 adet, yurt içi hakemli dergilerde 21 makalesi ve 500’ün üzerinde atfı mevcuttur. Ulusal ve uluslararası pek çok çalışması ile elde ettiği bilimsel ödüllere ek olarak, 2014 yılında “Avrupa Çocuk Yenidoğan Yoğun Bakım Birliği
Genç Araştırıcı Ödülü” ile, 2011 ve 2016 yılları Türk Neonatoloji Derneği Araştırma Makalesi Ödüllerine layık görülmüştür. Deneysel modellerde hipoksi-iskemik ensefalopati, hiperoksik akciğer hasarı ve nekrotizan enterokolit önlenmesi ve tedavisi ile ilgili çok sayıda çalışması mevcuttur. Klinik olarak preeklamptik anne bebekleri, sepsis, surfaktan ve nekrotizan enterokolit esas ilgi alanlarını oluşturmaktadır. Son yıllarda anne sütü, bebeklik ve süt çocuğu beslenmesi ile ilgili çalışmalar yürütmektedir. Pek çok ulusal ve uluslararası derginin yayın kurulunda editör, editör yardımcısı ve hakem olarak görev almaktadır

 

Anne sütü ile beslenen çocuklarda solunum yolu enfeksiyonları, ishal, alerjik hastalıklar, çocukluk çağı kanserleri, diyabet, obezite, otoimmün hastalıkların gelişimini azalttığı, bu bebeklerin zeka düzeylerini ve beyin
gelişimini olumlu yönde etkilediği, sadece erken dönemde beslenme değil uzun dönemde sağlıklı birey olmayı sağladığı bilinmelidir

Tıp fakültesini nerede okudunuz?
Nerede ve hangi bölümde ihtisas yaptınız?
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdikten sonra Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda Pediatri ihtisasını, hemen akabinde yine Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalında Yenidoğan yan dal ihtisasımı tamamladım. Aynı dönemde Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalında doktora yaptım. Yan dal ihtisasım sırasında Amerika Birleşik Devletleri Vermont Üniversitesi Fletcher Allen Health Care ve Harvard Üniversitesi Brigham and Women’s Hospital’da observer olarak bulundum. Son olarak geçtiğimiz yıl Maastricht Üniversitesinden pHD ünvanı aldım. Tüm bu eğitim süreci boyunca 2014 yılında Avrupa’da Neonatoloji alanında”Genç Araştırıcı” ünvanına layık görüldüm.

Pramatüre Bebek nedir?
Prematüre Doğumların nedenleri nelerdir?
Otuz yedi gebelik haftasından önce doğan bebeklere prematüre bebek denilmektedir. Daha önceki gebelikte erken doğum öyküsü, annenin geçirdiği enfeksiyonlar, çoğul gebelikler, rahim ve plasenta ile ilgili anormallikler ve stres prematüre doğumun en önemli nedenleridir. Günümüzde yaklaşık 10 bebekten biri prematüre olarak
doğmaktadır. Bu bebeklerde doğum haftası ve doğum ağırlığı azaldıkça başta akciğer, kalp, beyin, sindirim sistemi ve göz olmak üzere pek çok organda olumsuz etkilenmeler olabilmektedir. Prematüre doğum ihtimali olan gebelerin doğumunu bu bebekleri takip yeteneği ve deneyimine sahip yenidoğan yoğun bakım üniteleri olan
merkezlerde geçirmeleri bebeklerin sağ kalım şanslarını arttırırken, ölüm ve diğer olumsuz sorunların sıklığın azaltacaktır. Benzer şekilde prematüre bebekler taburculuk sonrasında da mümkünse prematüre izlem polikliniklerinde takip edilmelidirler.

Yenidogan bebek beslenmesi nasıl olmalı anne nelere dikkat etmelidir?
Yenidoğan beslenmesinde altın standart anne sütüdür. İster zamanında doğan isterse prematüre doğan tüm bebeklere yaşamın ilk 6 ayında sadece anne sütü verilmeli, bu süre sonrasında başlanan uygun tamamlayıcı beslenme ile birlikte 2 yaş ve ötesine kadar anne sütü verilmeye devam edilmelidir. Gebelik boyunca ve mümkünse öncesinden itibaren düzenli beslenen annelerin tıbbi zorunluluk olmadıkça normal vajinal yol
ile doğumu takiben bebeklerini mümkün olan en kısa sürede (ilk 30 dk-1 saat) emzirmeleri sağlanmalıdır.
Bebeğin ilk aşısı doğumdan hemen sonra verilecek bir damla anne sütüdür. Anne sütü içeriği günümüz teknolojisi ile henüz taklit edilememiş ve bundan sonrasında da taklit edilemeyecek şekilde mucizevi bileşenler içermektedir. Anne sütü bebek için her zaman hazır olup, ısı derecesi uygun ve içeriği idealdir. İçinde pek çok koruyucu faktör içermektedir. Anne sütü ile beslenen çocuklarda solunum yolu enfeksiyonları, ishal, alerjik hastalıklar, çocukluk çağı kanserleri, diyabet, obezite, otoimmün hastalıkların gelişimini azalttığı, bu bebeklerin zeka düzeylerini ve beyin gelişimini olumlu yönde etkilediği, sadece erken dönemde beslenme değil uzun dönemde sağlıklı birey olmayı sağladığı bilinmelidir. Emzirmenin annede de başta meme ve rahim kanseri sıklığı ile postpartum depresyonu azalttığı, anne-bebek bağlanmasını arttırdığı bilinmelidir.

Kolik nedir nasıl başa çıkılır?

Doğumdan 2 hafta sonra ortaya çıkan, günün belirli saatlerinde meydana gelen, 3-4. aya kadar devam eden ve
hiçbir nedene bağlanamayan ağlama krizleri kolik olarak tanımlanır. En önemli özelliği en az üç hafta süreli, haftada üç günden, günde üç saatten fazla ve başka bir nedenle açıklanamayan huzursuzluk, ajitasyon ve ağlamaların olmasıdır. Ağlama atakları sıklıkla geç öğleden sonra, akşam veya geceleri aniden ve nedensiz olarak başlamaktadır. Ağlama yüksek sesli, dindirilemeyen ve aşırı şekilde olup bebek rahatlatılmaya yanıtsızdır. Aşırı ağlamaya yüzde kızarıklık, kızarık ve buruşturulmuş yüz, kaşlarda, bacakları karına çekme, direnme, yumrukları sıkma ve karında gerginlik gibi bulgular eşlik edebilir. Nedeni tam bilinmemekte ama barsağın olgunlaşması ile ilgili bir süreç olabileceği yönündeki kanıtlara ek olarak pek çok hipotez öne sürülmektedir. Kolik tedavisinde bebek ile birlikte ailenin rahatlatılması son derece önemlidir. Huzursuz ve çok ağlayan bebeklerde diğer hastalıkların dışlanarak kolik tanısı konulduğunda aileye uygun danışmanlık ve bilgilendirme yapılmalıdır. Bebeğin sağlıklı büyüdüğü ve sağlıklı olduğu, kolik semptomlarının kendiliğinden geçeceği ve bebeğin gelişiminde ve büyümesinde genellikle soruna yol açmayacağı ifade edilmelidir. Tedavide başarı şansı düşük olmakla birlikte ve semptomların tamamen düzelmeyebileceği söylenerek anne ve bebek için diyet, uygun gaz çıkarma, değişik bitkisel damlalar ve içecekler, probiyotik desteği, ve değişik davranışsal yaklaşımlar (battaniyeye sarma, müzik veya kurutma makinesi sesi dinletme, araba ile gezdirme vb) uygulanmaktadır. Bunun bir süreç olduğu, zaman içinde geçeceği aileye net ifade edilmelidir.

Yenidoğan Sarılığı nedir ve nedenleri nelerdir?
Sarılık yenidoğanlarda sık görülen bir tablo olup, vücutta bilirubinin yükselmesi sonucu deri ve skleraların
sarı renkte görülmesidir. Genellikle geçici ve tedavi edilebilir bir durum olmasına rağmen, yenidoğanların
küçük bir bölümünde bilirübinin kan-beyin bariyerini geçmesi sonucu geri dönüşümsüz ciddi beyin hasarına yol
açabileceği bilinmelidir. Anne ile bebek arasındaki kan grubu uyuşmazlıkları, eritrosit enzim bozuklukları, eritrosit membran defektleri, sepsis, prematürite, polisitemi, bilirubin metabolizma bozuklukları ve intestinal obstrüksiyon en önemli nedenlerdir. Yaşamın ilk günlerinde anne sütünün yetersizliği, daha ileri günlerde ise anne sütüne bağlı olabilir. Her iki durumda da anne sütü ile beslenmeye devam edilmelidir. Hastaneden taburculuk öncesinde ve ilk kontrolde bebek sarılık açısından değerlendirilmeli ve bilirübin düzeyi ölçülmelidir.
Doğum Sonrası Taburculuk, Evde Yenidoğan Bakımı ve Aile Bilgilendirilmesi Anne ve bebekte doğum sonrası sıkıntı olmadığı takdirde birlikte taburcu edilmelidir. Taburculuk öncesi mutlaka ulusal tarama programında yer alan topuk kanı testleri, işitme testi ile birlikte Hepatit B aşısı yapılmış olmalıdır. D vitamini başlanmalıdır. Anneye özellikle emzirme, göbek bakımı, sarılık gibi konularda bilgi verilmeli, bebeğin doğum haftası, doğum ağırlığı ve ek risk faktörlerine göre taburculuktan sonraki ilk 5 gün içinde mutlaka kontrole çağrılmalıdır. Bebeğin beslenememe, yeterince idrar ve gaita çıkarmama, uyku hali, uyandırılamama gibi alarm bulguları varlığında mutlaka hastaneye getirilmesi gerektiği konusunda aile bilgilendirilmelidir. Oda ısısı, yatış pozisyonu, evde sigara içilmemesi, hasta kişilerle temasın engellenmesi gibi konularda bilgi verilmelidir. İkinci topuk testi ve aşıları konusunda da aile hekimine yönlendirilmelidir. Riskli olgularda ve muayenede şüphe varlığında kalça displazisi açısından 3- 4. haftalarda kalça ultrasonografisi planlanmalıdır.

Ülkemizde Yenidoğan Bebek Sağlığı Sorunu ve Önerileriniz
Ülkemizde öncelikle düzenli bir gebelik takibi yapılmalı, anne gebelikte uygun bir beslenme programı uygulamalı, gerekiyorsa anemi, D vitamini eksikliği gibi durumlar tedavi edilmelidir. Gebelerin mümkünse gebe
okullarında hem doğum hem de doğum sonrası dönem ile ilgili eğitim almaları sağlanmalıdır. Anne veya bebekte
riskli durum varlığında doğumun uygun bir perinatal merkezde gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır. Ülkemizde
artan bebek dostu hastane ve bebek dostu yenidoğan ünitesindeki artış ile birlikte anne sütünün ilk 6 ay tek besin maddesi olması sağlanmalı, son yıllarda artan aşı uyumsuzluğunun önüne geçirilmelidir. Günümüzde
Covid-19 pandemisinin sona erdirilmesinde tek seçenek olduğu bilinen aşıların öneminin mutlaka ebeveynler
tarafından anlaşılması gerekmektedir. Ulusal aşı şemasındaki tüm açıların zamanında ve eksizkiz şekilde yapılması sağlanmalıdır. Bebek ölüm oranlarının binde 7’lerin altına düştüğü ülkemizde bu oranları daha da azaltmak en önemli hedef olmalıdır. Sağlıklı bir gebelikten doğan, sağlıklı bir şekilde büyütülebn bebekler ile sağlıklı bir toplum elde edilebileceği tüm topluma ifade edilmelidir.

Herhangi bir hobiniz, müzik, sanat veya sportif bir etkinliğiniz var mı?
Bu kadar yoğun programım içinde kitap okuma, müzik dinleme, değişik yerler keşfetme, seyahat etme en
önemli hobilerim arasında.
Peki fobileriniz var mı? En çok neden korkarsınız?
Hiç sevmediğim yönüm mükemmeliyetçi bir kişiliğim, en çok korktuğum şey ise başarısız olmak.
Hastanenin geleceğine yönelik hayalleriniz nelerdir? Bu hastaneyi diğerlerinden ayıracak olan neleri yapmak istiyorsunuz?
Bu hastane bugün dünyada az sayıda olan komplekslerden bir tanesi. Bu kadar geniş bir sağlık çalışanı topluluğunun ve alanındaki en üst düzeydeki hekimlerin bir araya gelmesinin büyük bir başarı olduğunu düşünüyorum. Bu şekilde bir ekip oluşturdukları için Sağlık Bakanımız, İl Sağlık Müdürümüz ve Başhekimimize çok teşekkür ediyorum. Hastanemizin ülkemiz ve dünya için bir referans merkezi olacağına inanıyorum. Yenidoğan alanında kamu ve özel hastaneler içinde 100 yenidoğan yatak sayısı ile İstanbul ilinin en büyük, referans yenidoğan yoğun bakım ünitesini oluşturmayı hedefliyorum. Cerrahi veya tıbbi alanda yatış ihtiyacı olan, riskli tüm yenidoğanlara sunulabilecek en kaliteli ve faydalı hizmetin ünitemizde sunulması, buranın referans ve alanındaki en üst düzey yenidoğan yoğun bakım ünitesi olması en büyük idealimiz. Yaklaşık 3 ay gibi kısa sürede de bu vizyonu sağlamaya başladığımızı, genç bir ekiple bu misyon ile çalıştığımızı rahatlıkla ifade edebilirim.
Hayvanları sever misiniz? En çok hangisi?
Evinizde hayvan besliyor musunuz?
Hayvanları seviyorum ve son zamanlarda bir kedi besleme üzerine kararı aldım. Şu an güzel bir yavru kedi edinme dönemindeyim.

Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde akademik çalışmaların, özellikle de kaliteli araştırmaların
yapılmasını desteklemek amacıyla neler yapmayı planlıyorsunuz?
Burada alanında çok deneyimli akademik ve bilimsel hocalarımız bulunmakta. Bu hocalarımız ile birlikte başarılı, multi-disipliner klinik çalışmalar yapmak, yine uluslararası proje ve çalışmalarda klinik olarak yer almak en önemli hedeflerimiz arasında. Hızlıca Etik Kurulu hastanemiz bünyesinde kuracağız. Bunun ardından hastane adına bir dergi çıkartılması yönünde çalışmalarımız devam ediyor.

Özel hayatınıza zaman ayırabiliyor musunuz?
Beni en çok zorlayan konunun bu olduğunu düşünüyorum. Covid-19 pandemisi nedeniyle azalan bilimsel kongreler ve konuşmalar nedeniyle bir miktar kendime vakit ayırma fırsatı buldum. Bu nedenle sağlığımızı koruyabilmek, aile yaşantımızı ihmal etmemek adına özel hayatım ile akademik ve klinik çalışma durumumu dengelemeye çalışıyorum.

Sonuç olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

“Çam ve Sakura Dergisinin” ilk sayısında bana yer verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Başhekimimiz Doç. Dr. Mehmet Emin Kalkan ve dergi editörü Doç. Dr. Ömür Günaldı hocalarım ile sizlere bu güzel projede başarılar diliyorum. Bu şekilde birbirimizi daha iyi tanıyacağımızı ve hastanemizi bahsettiğimiz hedeflere daha kolay ulaştıracağımızı düşünüyor, yayın hayatınızda başarılar diliyorum

 

 

 

Related Posts
  • Doç. Dr. Bekir TUĞCU Şubat 10, 2021
  • Doç. Dr. Engin ÇETiNKAYA Şubat 10, 2021
Copyright 2021
  • Giriş Yapın

Şifremi Unuttum

Lost your password? Please enter your email address. You will receive mail with link to set new password.

Back to login

close

http://www.camsakuralife.com/wp-content/uploads/2021/01/WhatsApp-Video-2021-01-10-at-13.29.06.mp4